DİĞER
“İnsanlığın acılarının kaynaştığı Pandora kutusundan Yunanlılar bütün ötekilerden sonra hepsinin en korkuncu olan umudu çıkarmışlardı. Bundan daha duygulandırıcı simge bilmiyorum. Çünkü umut, inanılanın tersine, boyun eğişle eşdeğerdir. Yaşamaksa boyun eğmemektir.”
Meursault Soruşturması, Camus’nün Yabancı'sının bir yeniden yazımını içeriyor. Davud, Yabancı’nın baş karakteri olan Meursault’nun öldürdüğü Arap’ın hikâyesini ele alıyor, Yabancı'daki boşlukları dolduruyor, bir eleştiri süzgecinden geçiriyor.
"Her birimizin kader iplerinin bir diğerimizin ellerine sıkı sıkıya bağlı olduğunu ilk kez hissediyoruz, yaşıyoruz. Bu derece boğucu bir duyguyu hiç deneyimlememiştik. Aslında işlerin hep böyle yürüdüğünü görmemiz için bu denli açık bir deneyime ihtiyacımız varmış anlaşılan – mış demek için henüz erken belki, pek duruma aydığımız söylenemez."
Birkaç önemli istisna haricinde, akademik felsefecilerin ebedî hakikatler veya içgörüler söz konusu olduğunda bize büyük ölçüde pek bir şey sunmadığını düşünmekte yalnız olmadığımı sanıyorum
Albert Camus haklı olsaydı, bir ülkeyi tanımak için orada insanların nasıl seviştiğine ve öldüğüne bakmak yetseydi, Türkiye hakkında ne düşünürdük?
Borges, García Márquez, Albert Camus, George Orwell, Arthur Rimbaud, Paul Verlaine, Gustave Flaubert, H.G.Wells, Peter Handke, Max Frisch, Virginia Woolf, Ezra Pound, Thomas Mann... Yazar ve şairler, kan akarken ne yaptılar, ne yapmadılar...
Albert Camus’nün Yabancı romanını, çevirmeni Vedat Günyol Yazko Edebiyat dergisinin 1981 tarihli Haziran sayısında kaleme almış. İşte çevirmeninin gözünden Camus ve Yabancı
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık